- çakılmış
хэIугъ, хэсагъ, кIэIугъ
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
MÜRSİYE — Çakılmış. Yerleştirilmi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bağdadi — sf., Ar. baġdādī 1) Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılan (duvar veya tavan) Eski bir deponun ön tarafında, depodan bağdadi bölmelerle ayrılmış harap bir odaydı, işe başladığım zaman yazıhanem. N. Cumalı 2) is. Yapılarda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakılı — sf. 1) Çivi, kazık vb. bir şeyle tutturulmuş Duvara çakılı büyük rakkaslı saati tamire götüren hademe, Reşat ın omzuna adamakıllı bindirmiş. Y. Z. Ortaç 2) Çakılmış, bir şeye bağlı Genç kadın forsaların çakılı bulunduğu oturak dairesini görmeyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çakılmak — e 1) Çakma işine konu olmak Ceketini serginin tahtasına çakılmış çividen alır, omuzlarına bırakır. S. F. Abasıyanık 2) Hızla düşüp saplanmak Uçak dağa çakıldı. 3) nsz, argo Ortaya çıkmak, farkına varılmak, anlaşılmak Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatı — is. 1) Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü Sık ağaçlar arasında yalnız üst katının çatısı görünen kırmızı aşı boyalı bir eski eve doğru yürüyorlardı. Ö. Seyfettin 2) Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü 3) Yapının tavanı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçme — is. 1) Geçmek işi, mürur 2) Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça 3) sf. Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabaralı — sf. Kabara çakılmış olan Erkekler kabaralı ayakkabılarıyla birer ikişer evlerine döndüler. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazık — is., ğı 1) Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç Hayvanı kazığa bağlamak. Çadır kazığı. 2) Direk, sopa 3) Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurt kuyusu — is. Dibine ucu sivri bir kazık çakılmış ve koni biçiminde kazılmış, tuzak olarak kullanılan derin çukur … Çağatay Osmanlı Sözlük
nodul — is., hlk., Rum. Hayvanın yürüyüşünü hızlandırmak için üvendirenin ucuna çakılmış sivri demir çivi … Çağatay Osmanlı Sözlük
üvendire — is., Rum. Çift öküzlerini yürütmek için kullanılan, ucuna nodul çakılmış uzun değnek, gönder Öküzün üvendiresini tuttu ve sakin, huzur dolu bir sesle haber verdi. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük